Doktorun amacı nedir ?

Sude

New member
“Doktorun Amacı Nedir?”: Beyaz Önlüğün Altındaki İnsanlık Arayışı

Selam forumdaşlar,

Bugün sizlerle uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konuyu konuşmak istiyorum: Doktorun amacı gerçekten nedir?

Basit bir soru gibi görünüyor ama içine baktıkça katman katman açılıyor. Para kazanmak mı, hayat kurtarmak mı, yoksa kendini gerçekleştirmek mi? Belki de her biri biraz...

Hastanelerin soğuk koridorlarında, acilin o keskin antiseptik kokusunun içinde, bir doktorun amacı aslında her an yeniden sınanıyor. Ben bugün, hem verilerden hem de gerçek hikâyelerden yola çıkarak bu sorunun peşine düşmek istiyorum.

Veriler Ne Diyor?

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023 raporuna göre, doktorların yüzde 47’si işlerinde “duygusal tükenmişlik” yaşıyor. Bu oran pandemiden önce yüzde 28’di.

Türkiye’de yapılan bir araştırmada ise genç doktorların yüzde 63’ü, “Hastalarla kurduğum ilişki beni motive ediyor ama sistem beni yıpratıyor” diyor.

Yani doktorun amacı sadece “tedavi etmek” değil; aynı zamanda insan kalabilmek.

Ama mesele sadece bireysel değil. OECD verilerine göre, Türkiye’de bir doktor ortalama olarak yılda 10.000’in üzerinde hasta muayene ediyor. Bu, Avrupa ortalamasının neredeyse üç katı.

Şimdi düşünün: Bu kadar yoğunlukta bir insanın, “Amacım insanlara dokunmak” idealini nasıl koruyabileceğini...

Bir Hikâye: 18 Saatlik Nöbetin Ardından

Geçen yıl sosyal medyada çok paylaşılan bir video vardı:

Genç bir asistan doktor, sabahın 6’sında hastanenin merdiveninde oturuyor, elinde bir kahve, başını duvara yaslamış, gözleri dolu.

Altına şu cümleyi yazmıştı:

> “Bazen sadece bir teşekkürle yeniden motive oluyorum.”

O an yüzlerce yorum geldi. Kimisi “Sen kahramansın” dedi, kimisi “Bu sistem seni sömürüyor” diye isyan etti. Ama o doktorun amacı, ne alkıştı ne de öfke. O, sadece anlam arıyordu.

Çünkü doktorluk, anlamın mesleğidir.

Varlığını “anlamlı kılma” ihtiyacıdır onları sabahın üçünde bile ayağa kaldıran.

Erkek Doktorun Pratikliği: “Hayat Kurtarmak”

Erkek doktorlar genellikle sonuç odaklıdır. Onlar için başarı ölçütü, istatistiklerle ölçülebilir:

“Ameliyat başarılı geçti.”

“Hasta taburcu oldu.”

“Risk oranı yüzde 15’ten 5’e düştü.”

Bir cerrahın sözü aklıma geliyor:

> “Ben duygusal olursam elimi titretirim, titrerse o masa ölüm masası olur.”

Bu pragmatik yaklaşım, sistemin verimliliğini artırır ama bazen insan hikâyelerini görünmez kılar.

Bir erkek doktor için “amaç”, çoğu zaman işini en iyi yapmakla sınırlıdır.

Ancak bu yaklaşımın tehlikesi, “iyileştirme”nin sadece biyolojik düzeyde kalmasıdır.

Kadın Doktorun Yaklaşımı: “Ruhları da Tedavi Etmek”

Kadın doktorların amacı çoğunlukla daha bütüncül olur.

Veriler bunu da destekliyor: 2024 yılında The Lancet’te yayımlanan bir araştırmaya göre, kadın doktorların yönettiği kliniklerde hasta memnuniyeti yüzde 18 daha yüksek.

Çünkü onlar, sadece “ne kadar iyileşti” diye sormaz, aynı zamanda “nasıl hissediyorsun?” da der.

Bir kadın dahiliyeciyle yapılan röportajda şu cümle dikkat çekmişti:

> “Benim için tedavi, reçetede değil; hastanın gözlerindeki rahatlamada başlar.”

Bu yaklaşım, doktorun amacını yeniden tanımlar:

Sadece bedenleri değil, hayatları onarmak.

Ve bu fark, sağlık sisteminin insani yönünü hatırlatır bize.

Sistemin İçinde Kaybolan Amaç

Ancak tüm bu insani yönlere rağmen, sağlık sistemleri dünyada giderek daha mekanik hale geliyor.

Randevular 7 dakikalık slotlara sıkışıyor, doktorlar “performans puanı” ile değerlendiriliyor.

Bu ortamda “amaç”, idealden ziyade “iş yetiştirmek” haline geliyor.

Ve bu noktada asıl trajedi yaşanıyor: Doktor, bir sağlık çalışanından çok, bir “işlem uygulayıcısı”na dönüşüyor.

Bir profesörün dediği gibi:

> “Doktorluk artık meslek değil, bir algoritmanın parçası.”

Ama yine de, gece nöbetinde bir hemşirenin ağlayan çocuğu kucağına alışı, sabaha kadar başında bekleyişi...

İşte orada hâlâ insanlık kalıyor.

Sistemin çarkları arasında, o küçük anlarda doktorun asıl amacı yeniden doğuyor.

Doktorun Amacı: Hayatı Hatırlatmak

Belki de doktorun amacı, sandığımız kadar karmaşık değil.

Ne sadece “iyileştirmek”, ne sadece “yaşatmak.”

Asıl amaç, hayatı hatırlatmak.

Bazen bir kalbi yeniden çalıştırarak, bazen bir hastaya umudu aşılayarak.

Bazen de, “Artık uğraşmayalım, huzur içinde gitsin” diyebilme cesaretinde.

Doktorun amacı, yaşamla ölüm arasındaki o dar çizgide insan kalabilmektir.

Beyaz önlük bir zırh değildir; aksine, insan kırılganlığının en görünür simgesidir.

Bir Forumdaş Hikâyesiyle Bitirelim

Forumda geçen hafta biri paylaşmıştı:

Babası ağır kalp krizi geçirmiş, doktor “Yapabileceğimiz her şeyi yaptık” demiş.

Sonra o doktor, hastane çıkışında aileye dönüp sadece şu cümleyi söylemiş:

> “Babanız güçlüydü, elinden geleni yaptı.”

İşte o an, o aile için doktorun amacı “tedavi” değil, “teselli” olmuştu.

Çünkü bazen tıbbın gücü biter, ama insanın dokunuşu kalır.

Peki Sizce?

Forumdaşlar, siz ne düşünüyorsunuz?

Bir doktorun amacı sizce gerçekten nedir?

Hayat kurtarmak mı, anlam vermek mi, yoksa her ikisinin ötesinde bir şey mi?

Bir hastayı iyileştirmek mi daha kutsal, yoksa acısına eşlik etmek mi?

Ve daha önemlisi — biz toplum olarak, doktorlardan insan mı bekliyoruz, mucize mi?

Haydi tartışalım:

Doktorun amacı nedir — ve biz o amacı anlamaya gerçekten hazır mıyız?