Telefondan engellendiğimi nasıl anlarım ?

Sude

New member
[Telefondan Engellendiğimi Nasıl Anlarım? Bir Hikaye Üzerinden Düşünelim]

“Telefonumun ekranına bakıp bakıp, mesajı göndermemin bir anlamı kalmadığını düşündüğümde, içimi bir his kaplar. 'Acaba engellendim mi?' diye kendime sormadan edemem. Ama bir şey var… Bir şüphe var ki, ne kadar zorlasam da, ona bir cevap bulamıyorum."

Hikayemizin başrolünde, Ece ve Ali var. Ece, bir süre önce tanıştığı Ali’yle eğlenceli sohbetler etmeye başlamıştı. Ancak zamanla, her şeyin doğal gidişatı gibi, bir arıza başladı. Ece’nin mesajlarına verilen cevaplar azalmıştı ve bazen saatler sonra dönüş yapılıyordu. Bir gün, tamamen sessiz kalındı. Ece, kafasında bir sürü soru ile yalnız kaldı: “Acaba engellendim mi?”

[Ece’nin Tedirginliği: Klasik Kadın Duygusu Mu, Gerçekten Bir Sorun Mu?]

Ece, telefonu sıkça eline alarak, tekrar tekrar aynı mesajı gönderdi. Her defasında, "Bunu atıp atmamam gerek?" diye düşünmeden edemedi. O, bir kadındı ve hisleri oldukça güçlüydü. Her ne kadar sosyal medya ve telefon mesajları çoğu insan için sıradan şeyler olsa da, Ece için bu iletişim aracının anlamı çok büyüktü. Onun için mesajlar, ilişkilerin görünmeyen iplikleriydi. Bir cevap almanın veya alacak olmamanın, kaybolan bir güveni temsil ettiğini biliyordu.

Ali, çözüm odaklı biri olarak, Ece’nin bu durumunu fark etti. "Birini engellemek kolay bir şey mi? Olmaz böyle şey!" diye düşündü. Erkeklerin genellikle stratejik bir bakış açısına sahip olduğu kabul edilir. Ali de bunun en güzel örneğiydi. Bir sorunun hemen çözülmesi gerektiğini düşünür, duygusal bakış açılarını ise çoğu zaman arka planda tutardı. Ama Ece’nin “engellenme” korkusuyla neler yaşadığını, başta anlamıyordu. Bir erkek olarak, onu çözüme kavuşturmak daha kolaydı: "Mesajına neden yanıt vermedi ki? Belki de arada bir meşguldür."

[Ali’nin Stratejik Düşüncesi: “Engellenmek” Konusundaki Duruş]

Ali, Ece’yi düşünmeye devam etti. “Engellenmek? Mümkün değil! Bir insan engellenmeye kolayca karar vermez.” Bu, erkeklerin çoğunda sıkça görülen bir stratejik yaklaşımın yansımasıydı. Bir sorunun çözülmesini beklerken, çözümün bizzat kendisi olmak gerektiğini düşünüyorlardı. Ali, Ece’nin başına gelmiş olan durumu çözmek için doğal olarak bu konuda bir adım atmaya karar verdi. “Mesaj atarak net bir cevap alırım, ve her şey çözülür,” diyerek telefonu eline aldı ve Ece’ye yazmaya başladı.

Fakat Ece, kendine bir şey söylemeye karar verdi. “Beni engellediyse, bu kadar çabuk bir şekilde geçiş yapmak da mümkün olmayacak. Belki de gerçekten bir cevap almak, düşünmeme yardımcı olacaktır. Ama belki de… engellenmişimdir?”

[Kadın ve Erkek İletişimi: Farklı Bakış Açıları]

Hikâyenin bu noktasında, Ece’nin yaklaşımına tekrar odaklanalım. Kadınlar, genellikle daha empatik bir bakış açısına sahiptir. Ece, tüm mesajlarının birer yansıması olarak, kendisini de sorguluyordu. "Ya gerçekten engellenmişsem?" sorusu onu boğuyordu. Bunun, yalnızca telefonun ekranda bir cevapsız mesaj ya da görünmeyen bir ok işareti değil, onun tüm duygusal çerçevesini etkileyebileceğini fark etti. Duygularına her zaman güvenirdi. Fakat o an, bu soruya bir yanıt bulmakta zorlanıyordu. Sonuçta, bu durumda kim doğru, kim yanlış olabilir ki?

Ali, “Evet, belki de işin duygusal boyutuna fazla takılıyorum,” diye düşündü. Erkeklerin duygusal yönleri çoğu zaman daha az görünür olur. Stratejik düşünmeye odaklanmak, çoğu zaman ilişkilerde yanlış anlamalara yol açar. Her şeyin anlamlı bir şekilde “düzenlenmesini” isteyen bir bakış açısı, bazen “insani” olan yanları göz ardı edebilir.

[Engellenmek Gerçekten Nedir? Duygusal ve Toplumsal Perspektif]

İletişimdeki en büyük sorunlardan biri, insanların birbirlerinin hislerine ya da stratejilerine yeterince dikkat etmemesidir. Özellikle toplumsal bir baskıdan dolayı, her insanın düşündüğü ya da hissettiği şeylerin birbirinden çok farklı olduğunu fark etmek bazen çok zordur. Ece’nin engellenme kaygısı, toplumsal olarak kadınlara ait bir duygusal yoğunluk taşıyabilirken, Ali’nin meseleye olan yaklaşımı daha çözüm odaklı ve mantıklıdır.

Telefondan engellenmiş olup olmadığını anlamak için birkaç belirgin ipucu vardır. Ancak toplumsal olarak düşündüğümüzde, çoğu zaman bu tür duygusal durumlar, bir tarafın diğerine çok fazla odaklanması veya kaygı duymasıyla şekillenir. Mesela, engellenmişseniz, mesajlarınız gönderildikten sonra “görülmemiş” olarak kalır. İkinci olarak, telefon aramaları geçerli değildir; aramanın hemen reddedildiğini fark edebilirsiniz. Yine de, belki de en önemlisi, bu tür bir durumun yalnızca dijital bir izlenimden ibaret olmadığını anlamalıyız. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerinin derinliği, sadece telefon ekranı kadar sınırlı değildir.

[Sonuç: İletişimde Duygular ve Strateji Arasında Büyüyen Farklar]

Sonuç olarak, Ece’nin ve Ali’nin durumu, telefonlardan engellenip engellenmediklerini keşfetmeye çalışırken, aslında daha derin bir ilişki dinamiği ve toplumsal bakış açısını yansıtmaktadır. Erkekler ve kadınlar, duygu ve strateji arasında bazen farklı yollar izlerler, ama her birinin kendine özgü bakış açıları vardır. Belki de en doğru soru şudur: Gerçekten engellenmiş olmamızın bizim için anlamı ne? Bu, duygusal bir kayıp mı, yoksa bir çözüm bulmak adına bir fırsat mı?

Peki, sizce sosyal medya ve telefon iletişimi, gerçekten ilişkileri nasıl etkiliyor? İletişim tarzımızda denge kurmak, gerçekten ne kadar önemli?